Temiz ve yenilenebilir enerji
Tam da bu noktada Türkiye, bütün diğer dünya devletleri ile aynı arayışın içinde. “Temiz ve yenilenebilir enerji”.
Petrol, kömür ve doğalgaz gibi fosil yakıtların giderek artan bir miktarda tüketilmesi, atmosferdeki sera gazı miktarını artırıyor. Açığa çıkan sera gazları, atmosferde birikerek sera etkisine yol açıyor.
Küresel ölçekte ortalama sıcaklık geçtiğimiz yüzyıl içinde 0,7 derece kadar arttı. Bu artışın 0,4 derecesi 1992 – 2010 yılları arasındaki dönemde gerçekleşti. Birleşmiş Milletler, 21’inci yüzyılda küresel sıcaklığın 2°C dereceye kadar artabileceğini öngörüyor.
Bunda Türkiye’nin de payı var, ve bu oran ekonomik gelişmeyle birlikte artıyor.
‘Geri dönülmez felaketlere sürüklenme’ anlamına gelen bu değişim, ülkeleri, iklim değişikliğine karşı önlem almaya iterken, bu önlemlerin başında ‘temiz ve yenilenebilir enerji yatırımlarını’ artırmak geliyor.
Bu enerji kaynakları arasında rüzgâr, sahip olduğu potansiyelle giderek daha çok ön plana çıkıyor.
“Rüzgar”, alternatiflerin en temizi
“Yeryüzüne iyi davranın. “O”, atalarınızdan miras kalmadı, onu çocuklarınızdan ödünç aldınız” sözünün ‘en değerli’ karşılığıdır rüzgar enerjisi. Çünkü; hava kirliliğine hiçbir şekilde neden olmamakta ve toksik madde salmamaktadır.
1 MW elektriğin, fosil yakıtlar yerine rüzgar türbinleriyle elde edilmesi, dünyayı bir yıl içinde 1500 ton karbondioksit, 6.5 ton sülfür dioksit, 3.2 ton nitrojen oksit ve 25 kg cıvadan kurtarıyor.
Bu noktada bir parantez de “verimlilik” konusunda açmak gerekiyor.
Hiçbir atık bırakmayan ve herhangi bir ürün kullanımına neden olmayan rüzgar enerjisi, dünyada en önemli ‘yükselen enerji’ yatırımı olarak görülüyor.
Tam da bu nedenle, Dünya’nın en önemli çevre ve doğal hayatı koruma örgütleri, rüzgar enerjisi konusunda aktif kampanyalar yürütüyor.