Rüzgar Enerjisi

Neden Rüzgar Enerjisi ?

Yoğun bir biçimde ekonomik ve sosyal kalkınmasını tamamlamaya çalışan Türkiye’nin enerji ihtiyacı giderek artıyor. Buna bağlı olarak dışa bağımlılığı da.

Türkiye bugün birincil enerji kaynaklarının sağlanması bakımından %70’leri aşan bir oranda dışa bağımlı bir ülke. İkincil enerji olarak elektrik enerjisi üretiminde bu oran yaklaşık %58 civarında.

Türkiye’nin enerji açığı, dış ticaret açığının yüzde 58’ini oluşturuyor. Ve bu durum, Türkiye’nin temiz ve yenilenebilir enerji yatırımlarının hızla artması gereğini bir kez daha ortaya koyuyor.

Temiz ve yenilenebilir enerji

Tam da bu noktada Türkiye, bütün diğer dünya devletleri ile aynı arayışın içinde. “Temiz ve yenilenebilir enerji”.

Petrol, kömür ve doğalgaz gibi fosil yakıtların giderek artan bir miktarda tüketilmesi, atmosferdeki sera gazı miktarını artırıyor. Açığa çıkan sera gazları, atmosferde birikerek sera etkisine yol açıyor.

Küresel ölçekte ortalama sıcaklık geçtiğimiz yüzyıl içinde 0,7 derece kadar arttı. Bu artışın 0,4 derecesi 1992 – 2010 yılları arasındaki dönemde gerçekleşti. Birleşmiş Milletler, 21’inci yüzyılda küresel sıcaklığın 2°C dereceye kadar artabileceğini öngörüyor.

Bunda Türkiye’nin de payı var, ve bu oran ekonomik gelişmeyle birlikte artıyor.

‘Geri dönülmez felaketlere sürüklenme’ anlamına gelen bu değişim, ülkeleri, iklim değişikliğine karşı önlem almaya iterken, bu önlemlerin başında ‘temiz ve yenilenebilir enerji yatırımlarını’ artırmak geliyor.

Bu enerji kaynakları arasında rüzgâr, sahip olduğu potansiyelle giderek daha çok ön plana çıkıyor.

“Rüzgar”, alternatiflerin en temizi

“Yeryüzüne iyi davranın. “O”, atalarınızdan miras kalmadı, onu çocuklarınızdan ödünç aldınız” sözünün ‘en değerli’ karşılığıdır rüzgar enerjisi. Çünkü; hava kirliliğine hiçbir şekilde neden olmamakta ve toksik madde salmamaktadır.

1 MW elektriğin, fosil yakıtlar yerine rüzgar türbinleriyle elde edilmesi, dünyayı bir yıl içinde 1500 ton karbondioksit, 6.5 ton sülfür dioksit, 3.2 ton nitrojen oksit ve 25 kg cıvadan kurtarıyor.

Bu noktada bir parantez de “verimlilik” konusunda açmak gerekiyor.

Hiçbir atık bırakmayan ve herhangi bir ürün kullanımına neden olmayan rüzgar enerjisi, dünyada en önemli ‘yükselen enerji’ yatırımı olarak görülüyor.

Tam da bu nedenle, Dünya’nın en önemli çevre ve doğal hayatı koruma örgütleri, rüzgar enerjisi konusunda aktif kampanyalar yürütüyor.

Greenpeace

Çevre düşmanı üreticilerin korkulu rüyası Greenpeace, rüzgar enerjisinin en sıkı destekçilerinden biri.

Örgüt her yıl yayınladığı “Küresel Rüzgar Enerjisi Raporu’nda” rüzgar enerjisine yatırım yapan Ülke ve Kurumlara destek sağlıyor.

Greenpeace’nin internet sitesinde de rüzgar enerjisiyle ilgili şüpheler ve eleştirilere karşı geniş bir soru-yanıt bölümü mevcut.

Rüzgar enerjisinin ne denli çevreci bir kaynak olduğunu daha iyi anlatan bir başka örnek yoktur herhalde.

Doğal Hayatı Koruma Vakfı

O meşhur Panda simgesiyle Dünya’nın en bilinen ve saygın kuruluşlarından biri…

Küresel ölçekte bir değişim yaratmaya, yeryüzünün en değerli yaşam alanlarını ve canlı türlerini korumayı hedefleyen Doğal Hayatı Koruma Vakfı, bu çerçevede temiz ve yenilenebilir enerjinin en büyük destekçilerinden biri.

Sadece destekçi mi? Hayır.

Vakıf doğal hayatı “gerçekten” korumak için. “Seize Your Energy - Enerjini Yakala” adlı kampanyasıyla tüm dünyaya rüzgar enerjisini daha yoğun kullanın çağrısı yapıyor.

Dünya "rüzgar" diyor...

Dünya’da Durum

Haziran 2012 sonu itibariyle dünya genelinde rüzgar santrallerinin kapasitesi 254.000 MW’a ulaştı.

Ancak geride kalan 2 yılda bu kapasite çok ciddi miktarda arttı.

Gazetelerin ekonomi sayfaları yeni yatırımlar ve yeni potansiyellere ilişkşin haberlerle dolu. En çok yatırımı yapanlar da tabii ki dünya devleri.

 

Çin

Çin’in yükselen ekonomisi ve dolayısıyla enerji iştahını artık bilmeyen yok.

Ve bu açlığı doyurmak için kaynakları nasıl vahşice kirlettiğini de.

Çinliler de bu durumun farkında. Ve onlar da çözümü rüzgarda arayanlardan.

2014 yılında Çin bir önceki yıla göre rüzgar enerjisi kurulum kapasitesini % 38 oranında artırdı. Bu rakam dünya rüzgar enerjisi kurulumunun % 40`ını oluşturuyor.

Rüzgar enerjisinde dünya lideri olan Çin’in toplam gücü 96,000 megavat.

Ve Çin bu alanda dünya lideri.

ABD

Dünya ekonomisinin lideri Amerika Birleşik Devletleri, rüzgardan enerji üretiminde Çin’in ardından ikinci sırada.

2014 yılında Amerika toplam 4854 megavatlık yatırımı hayata geçirdi ve toplamda 65,879 megavatlık bir güce ulaştı.

Bu yılda 130 milyon metrik ton karbondiyoksit salınımını engelleyecek. Yaklaşık 28 milyon aracın kirliliğine eşit bir miktar bu.

Sadece bu kadar da değil.

ABD Enerji Bakanlığı son olarak rüzgar tahminlerinin doğruluk derecesini yükseltecek bir projeye 2.5 milyon dolar yatırım yapacağını açıkladı.

Amaç yeni santrallerden daha fazla verim alabilmek.

Avrupa Birliği

“20, 20, 20”…

AB’nin gelecek şifresi.

Bu 20’ler sera gazı emisyonunun 1990 yılına kıyasla yüzde 20 azaltılması,

Toplam enerji içinde yenilenebilir enerjilerin payının yüzde 20 olması,

Ve enerji tüketiminde yüzde 20 tasarruf sağlanması hedeflerini anlatıyor.

Avrupa için bu hedefin politik bir anlamı da var. Son Rusya-Ukrayna krizinde de ortaya çıkan enerji bağımlılığının azaltılması.

2014 yılı itibariyle AB 117,300 megavatlık bir kurulu güce sahip. Bu AB ihtiyacının yüzde 8’ine denk geliyor.

Son iki yıldır Avrupa’da en çok yatırım yapılan enerji kaynağı rüzgar.

Almanya

Avrupa Birliği’nin itici gücü Almanya…

Sadece 2014 yılında Almanya'da toplam 1766 yeni rüzgar değirmeni inşa edildi.

Bu santrallerden elde edilen güç yaklaşık 4750 megavat. Yani neredeyse üç nükleer enerji santralinin kapasitesi kadar…

Danimarka

Rüzgar enerjisinde dünya lideri Danimarka.

Yüzyıllarca yelkenlerini şişiren rüzgarı şimdi enerji için kullanan Vikingler, 2014 yılında ülkelerinde kullanılan elektrik miktarının yüzde 39’unu rüzgar türbinlerinden elde etti.

Danimarka’da tüm siyasi partilerce varılan uzlaşma gereğince 2020 yılına kadar ülkede kullanılan elektrik miktarının en az yüzde 50’si rüzgar türbinlerinden sağlanacak.

Türkiye bu temiz enerjiyi hak ediyor

Peki ya Türkiye ?

Enerjide % 70 dışa bağımlı olan ülkemizde, artan enerji arz talebini karşılamak üzere bir yandan enerji alanlarında yatırımlar yapılırken diğer yandan da enerji yoğunluğunu azaltmaya yönelik çözümlere yönelim artıyor.

Türkiye 48.000 MW’lık rüzgar potansiyeli ile birçok Avrupa ülkesinden daha yüksek bir potansiyele sahip. Ülkemizin enerji alanındaki stratejik hedeflerinden biri 100.000 MW’lık hedef kurulu gücümüz içerisinde, rüzgar enerjisi kurulu gücümüzün 20.000 MW olması.

Yıllık ortalama değerler esas alındığında, Türkiye’nin en iyi rüzgar kaynağı alanları kıyı şeritleri, yüksek bayırlar ve dağların tepesinde ya da açık alanların yakınında bulunmakta. Açık alan yakınlarındaki en şiddetli yıllık ortalama rüzgar hızları Türkiye’nin batı kıyıları boyunca, Marmara Denizi çevresinde ve Antakya yakınında küçük bir bölgede meydana geliyor.

Türkiye Rüzgar Santralleri Atlasına göre Marmara Bölgesinde; Balıkesir, İstanbul, Çanakkale, Ege Bölgesinde; İzmir, Manisa, Doğu Akdeniz çevresinde Hatay, Rüzgar Santrallerinin yoğun olarak yer aldığı iller.

Yer seviyesinden 50 m yükseklikteki rüzgar potansiyelleri incelendiğinde Ege, Marmara ve Doğu Akdeniz bölgelerinin yüksek potansiyele sahip olduğu görülmekte. 7 m/s’den büyük rüzgar hızları göz önüne alınarak Türkiye rüzgar enerjisi potansiyeli 48.000 MW olarak belirlenmiş durumda.

Rüzgar enerjisi santralleri ham madde sıkıntısı ve dışa bağımlı olmayan, doğaya ve insan sağlığına olumsuz etkisi olmayan ve kurulumunda arazi bakımından az yer gerektiren tesislerdir.

Bu anlamda da Türkiye için önemi büyüktür.

Boğaziçi Üniversitesi’nden bir ilk

Rüzgar enerjisi konusunda Türkiye’deki atılıma en güzel örneklerden birine Boğaziçi Üniversitesi imza attı.

Boğaziçi Üniversitesi Kilyos Sarıtepe Kampüsü, kendi işlettiği rüzgâr enerji santraliyle yenilenebilir rüzgâr kaynağından enerjisini sağlayan dünyadaki ilk üniversite kampüsü oluyor.

Rüzgar türbini, 27 Aralık 2014’te elektrik üretmeye başladı.

Boğaziçililer bu sayede yıllık elektrik tüketimlerinin yüzde 40 fazlasını üreterek yılda yaklaşık 900 ton karbon salımını engellemeyi hedefliyor.

Üniversite yılda yaklaşık 400 bin lira da tasarruf edecek.